Akciğerinde nodül saptanan hastanın göğüs hastalıkları hekimine başvurması gerektiğini söyleyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Tayfun Çalışkan, “Nodül boyutu, sayısı, yapısı ve büyüme hızı, nodülün malignite olasılığını değerlendirmek ve uluslararası kılavuzlara göre nodül yönetimini belirlemek için en yaygın kullanılan belirleyicilerdir. Varsa daha önce çekilmiş toraks BT görüntülerini de beraberinde getirmesi, eski görüntülerle birlikte değerlendirilmesi, karşılaştırılması için olanak sağlayabilir. Nodülün takip edilip edilmeyeceği kararı, göğüs hastalıkları hekimi tarafından, nodülün ve hastanın özelliklerine göre verilmeli” dedi.
Bir akciğer nodülü varlığında doktorların asıl amacının ileri tetkik yapılmasını gerektirecek kadar şüpheli bir nodülü, mümkün olduğu kadar erken tespit ederek gereksiz teşhis veya tedavi prosedürlerinden kaçınmak olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Tayfun Çalışkan, “Malign (kötü huylu) nodül vakalarında akciğer kanserinin erken tanısı, güvenli ve kesin çözüm sağlayabilir” diye konuştu.
Cerrahi olarak nodülün çıkarılmasının tanıda altın standart yöntem olduğunun altını çizen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Tayfun Çalışkan, “Bazı kanserlerde tedavi edici de olabiliyor. Yüksek olasılıklı saptanan hastalarda ve orta olasılıklı olup cerrahi dışı yöntemle tanı konulamayan hastalarda, video aracılı torasik cerrahi (VATS) ile nodülün çıkarılması tercih ediliyor. Akciğer dış tarafından görülebilecek lezyonlar, direkt VATS ile alınabilirler. Ancak, gözle görülemeyecek nodüllerde ise, açık toraks cerrahisi ile parmakla palpe edilerek çıkarılabileceği gibi; VATS ile yapılacak cerrahide işlem öncesi tel yerleştirme veya metilen mavisi ile boyama gibi yardımcı yöntemler de kullanılabiliyor” açıklamasında bulundu.